29 Eylül 2013 Pazar

6. HAFTA | ELAZIĞSPOR 2-4 SİVASSPOR

Dk. 78, biz 11 korner kullanmışız, Sivasspor 0!
Skor haricinde her şeyi anlatıyor bu durum. Ama puan skora bakar.

Bu iş böyle gitmez! Defansınız saçma sapan goller yerse değil çok iyi hücum yapmak; Cristiano Ronaldo, Gareth Bale, Lionel Messi üçlüsünü ileri koyup sürekli gol atsan bile attığından fazlasını yersin. Eğer kalecin coşar ya da şans yanında olursa o maçı kazanırsın. İşte Elazığspor'un durumu bu.

Haftalardır yazıyorum bakabilirsiniz yazdıklarıma, defansımız çok kötü. Sürekli gol yiyoruz, yediğimiz goller öyle rakibin mükemmel hücum organizasyonlarından da gelmiyor. Saçma sapan pozisyonlar, hiç olmayacak top kayıpları ve hatalar sonucu kalemizde altı haftada tam 14 gol gördük. Yazıktır günahtır.

Evet, bu maçta da Fenerbahçe ve Akhisar maçı haricinde olduğu gibi iyi oynadık. Hatta sezon başladığından beri oynadığımız en iyi oyunlardan biriydi. Maç başlar başlamaz yediğimiz bir gol, ardından Sivasspor'un kalemize ikinci gelişinde attığı gol moralimizi bozdu. Bu moral bozukluğu devrenin bitimine kadar üstümüze çöktü. Atak oynasak da golü bulamadık.

Köksal'ın yetersiz oyunu da buna tuz biber oldu. Zaten Sollied bunu görüp ikinci yarıya Köksal-Noyan değişikliği ile başladı. Burada bir noktaya dikkat çekmem gerekiyor; Sollied her zamanki yaptığını yine yaptı. Noyan Türkiye Kupası maçında attığı iki golle iyi performans göstermişti. Kötü oynayan Köksal'ınyerine onu alarak yine "hak eden formayı alır" ilkesinin gereğini yerine getirdi.

İkinci yarı işler daha iyi gidiyordu. Zira atak üstüne atak yapıyor, Sivasspor savunmasını bunaltıyorduk. Bu kadar baskı sonuç getirdi ve Görkem yine kafasını çalıştırdı. Bu gol bize umut verdi ve yine baskı yaparken penaltı yaptırdık. Skor 2-2'ye gelmişti.

İşte burada çok önemli bir nokta var, 2-2 olmasına rağmen henüz baskıdan vazgeçmemiştik. O sıralarda ceza alanı içinde Serdar Özkan düşürüldü ki açık penaltıydı. Ancak hakem es geçti. Orada penaltıyı alıp gole çevirebilsek 3-2 öne geçecektik ki bu bizim için büyük avantaj olacaktı.

Daha sonra ne olduysa baskımız yavaşladı ve Sivasspor gelmeye başladı. Ciddi bir atakları yokken ikinci yarıda buldukları ilk pozisyonda golü bulmayı bildiler. Saçma sapan bir şekilde gol yedik. Böyle basit goller moral bozucudur. Ancak şans yine bize güldü, Sivasspor'un hırçın oyunu bize haklı bir penaltı daha kazandırdı. Üstelik rakip 10 kişiydi.

Eğer 10 kişi kalmış rakibinize karşı penaltı kazanmışsanız ve o penaltıyı gole çeviremezseniz yenilmeniz çok normaldir. Sane yapılmayacak olanı yaptı, ondan sonrası malum zaten...

Bu arada Deniz Çoban'ın Sivasspor lehine verdiği penaltı tamamen uydurmaydı. Sırf bir tarafa 2 penaltı çaldı diye tepki almamak için kafasında bir eşitleme yapmaya çalıştı ama o pozisyonu penaltı diye yorumlamak çok zor bir işti, zoru başardı hakem.

Vitolo'ya ayrı bir parantez açmam gerekiyor. Kaliteli oyuncunun karşılığı Vitolo. Topla buluştuğu anlarda güven veriyor, attığı paslar isabetli. Bu maçta birkaç küçük hatası da oldu ama önemli değil. Bize çok katkı sağlayacaktır.

Sollied'den önümüzdeki Kasımpaşa maçında kalede Ivesa'yı kullanmasını bekliyorum. "Hak eden formayı alır" mantığına göre son 2 maçta her ne sebeple olursa olsun 8 gol yiyen bir kaleciyi oynatmaması gerekiyor. Evet, Zülküf kötü kaleci değil. Ama nasıl kaleyi Ivesa'dan aldıysa bu sefer kendisi yedek kulübesinde oturmalı.

Bu maçı kazanmalıydık, en azından Sane penaltıyı atmalı ve bir puan çıkarmalıydık, ne yazık ki olmadı. Ama henüz bir şey kaybetmiş değiliz. Tek korkum, oyuncuların teknik ekibin morallerinin bozularak umutsuzluğa düşmeleri. Temennim de şu ki, bu iyi oyunu defansif önlemleri de alarak skor ve puan getirecek hale getirmek. Ama defansa çare bulamazsak, işte o zaman tehlike çanları çalıyor demektir.

Haftaya ne olursa olsun Kasımpaşa deplasmanından puan çıkarmamız lazım. Son sözüm budur.

İleriki yazılardan haberdar olmak için bu blogun Facebook sayfasını beğenebilirsiniz: Bordo Beyaz Aşk için tıklayınız.


2 yorum:

  1. Aynen Öyle canım kardeşim defans defans defans!!! BİLİCA,ADEM,ÇAĞLAR(ÖZGÜR)GÖRKEM,İBRAHİMKAŞ 4lüsü defansa sahip çıkar.Seninde söylediğin gibi kaleye bu sefer IVESANIN geçmesi lazım.eğer baktık kaleciler defansın çok iyi olmasına rağmen gol yiyorsa ara transfer döneminde kaleci transferi yapmamız lazım

    YanıtlaSil
  2. Değerli Dostum, Yazının tamamını okudum. İngilizce bir mektup yazmak çok kolay Sollied' e. Acaba kimse böyle bir şey yapmıyor mu? Yapmıyorsa ben yapacağım. Bu arada yediğimiz ilk 2 golde yapılabilecek bir şey yoktu. Bu maç ciddi anlamda enteresan maçti. Biraz da şans gülecek bakma sen yani. Kaleye zımba gibi 9 şut atsınlar uzaktan o zaman 90'a, kimse kurtaramaz, 9 gol yedi diye takımdan mı atılmalı o kaleci bu takdirde? Tabi ki hayır. Takımda bir enteresanlık var. Sadece Köksal' ı ben hayatımda bu kadar kötü, berbat oynarken görmemiştim. Defans zaten çok çok kötü. Yahu o değil de Orhan Ak ve Bilica, Adem Alkaşi gibi adamlar canavar gibiydi. Antrenmanlarda da olmadığımız için bilemiyoruz ama niçin bu kadar kurt bir hoca bunları görmek istemiyor? Mutlaka sebepleri olmalı.

    YanıtlaSil