19 Ekim 2013 Cumartesi

8. HAFTA | ELAZIĞSPOR 0-2 ESKİŞEHİRSPOR


"Belki olur" diyorduk. Bilet fiyatlarının da doğru noktaya düşmesiyle de bütün Elazığspor taraftarları stada akın etmiş, maraton tribününü hınca hınç doldurmuştu. Maçın başlarında top Eskişehirsporlu oyuncuların ayağına ne zaman gelse tribünler ıslıklarını çalıştırıyor ve kıyamet kopuyordu.

Herkesin aklında "son 3 maçı kaybettik ama bu maç en azından puan alacağız hatta belki de kazanacağız" vardı. Evimizde böyle şahane bir seyirciyi Elazığspor'um üzmez diye biliyorduk biz.

Maç Eskişehirspor'un kontrolünde başladı. İlk 10 dakika çok baskılı olamasalar da topu ayaklarında tutuyorlardı. Sonra Elazığsporumuz da "oyunda ben de varım" dercesine bir iki cılız atak geliştirdi. Özellikle Boffin'in çıkardığı Luke Moore şutu ve Hadji'nin gole çok yaklaştığı pozisyonlar ilk yarıdaki en ciddi ataklarımızdandı.

Bir noktaya dikkat çekmekte yarar var. Hadji, Köksal'ın pozisyonunda bugün çok etkileyiciydi. Girdiğimiz pozisyonlara bakın, mutlaka bir yerinde Hadji'nin kritik etkisi vardı. Elazığspor'un değişmez isimlerinden olacağını düşünüyorum.

İlk yarı bitmeye yakındı. O ana kadar Elazığspor'un 2 pozisyonu dışında her iki takımın da ciddi bir pozisyonu yoktu. Yani Eskişehir de iyi oynamıyordu açıkçası. Ama 45+'da "verilmese de gayet olur" denilebilecek türden bir pozisyonda Cüneyt Çakır penaltı verdi. Biraz zorlama bir karardı ve Elazığspor'a yazık oldu. Ama şunu belirtmekte yarar var, dürüst olalım. 20'li dakikalarda ceza sahamızın içinde Luke Moore'un koluna çarpan topta hakemler devam demişti, ancak rahatlıkla pennaltı çalınabilirdi o pozisyona.

Eskişehirspor'un penaltı golüyle soyunma odasına 1-0 mağlup gittik. Bu bizim için çok kötüydü. Son 3 haftada 12 gol yemişseniz, ardından tek umudunuz olan böyle bir maçta ucuz bir penaltıyla soyunma odasına mağlup gitmek moral ve güven bakımından sizi sıfırlar.

İkinci yarıya da bir gol yiyerek başlayınca bizde özgüven diye bir şey kalmadı. Bu golde Pape Sow'un yaptığı pozisyon alma hatası çok belirgindi. Onu suçlamamak lazım aslında, asıl mevkisi stoper bölgesi değil. Ayrıca golde Zülküf'ün de hiçbir şey yapmaması çok ilginçti. Artık o geçen seneki Ivesa'ya şans verilmeli ve ısrar edilmeli.

Maçı izleyenler görmüşlerdir, takımda 55. dakikadan sonra gol atma isteği ve hırs yoktu. Sanki herşey bitmiş ve ligden düşmüşüz de "maç bitse de gitsek" haline gelmiş gibi oynuyorduk maçı. En büyük yanlış da buydu. 60'lı dakikalarda bulacağımız bir gol son 20 dakikada 1 puan için bastırmamız anlamına gelebilirdi ama moral çökünce takım da çöker, bu böyledir.

Bir maçı daha kaybettik. Üst üste 4 mağlubiyet ve yediğimiz 14 gol gerçekten çok kötü bir tablo oluşturdu. Bu maçta belki yenilmeyi hak etmedik, Eskişehirspor da öyle güzel de oynamadı. Maçın hakkı beraberlikti. Ayrıca takımda eski performanslara göre gözle görülen bir gelişme vardı. Yediğimiz iki saçma gol "skor yorumcuları"nın gözünü boyamış olabilir ama ben umutluyum. Haftaya Gençlerbirliği karşısında galibiyet gelirse hiç de sürpriz olmaz.

İleriki yazılardan haberdar olmak için bu blogun Facebook sayfasını beğenebilirsiniz: Bordo Beyaz Aşk için tıklayınız.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder